40-İNŞAALLAH
Yüce Rabbimiz Kehf Sûresinin
23-24’üncü ayetlerinde:
وَلَا
تَقُولَنَّ لِشَيْءٍ إِنِّي فَاعِلٌ ذَلِكَ غَدًا (23) إِلَّا أَنْ يَشَاءَ
اللَّهُ وَاذْكُرْ رَبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَنْ يَهْدِيَنِ رَبِّي
لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا (24)
“Hiçbir konuda «ben bunu mutlaka yarın yapacağım» deme; ancak Allah
dilerse yapacağım, de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve de ki; umulur ki Rabbim
beni bundan daha yakın doğruya eriştirir.” buyurmuştur.
Ayetin
İniş Sebebi
Kureyş
Peygamber Efendimize ruh, Ashab-ı Kehf ve Zülkarneyn hakkında sormuşlar,
Peygamber Efendimiz de: “Bana yarın gelin, size bu sorduklarınızı bildireyim”
demiş. Fakat İnşaallah dedmemiş. Bu sebeple Efendimize günlerce (bir rivayete
göre 15 gün) vahiy gelmemiş, bu durum kendisini çok üzmüş, bunun üzerine
yukarıdaki ayet-i kerimeler inmiştir. (Bk. Begavî, Kurtubi, İbn Kesir, Şevkânî Tefsirleri.)
Yüce Rabbimiz bu
ayet-i kerimelerde Peygamber Efendimize ve onun şahsında bütün insanlığa
konuşma adabı öğretiyor.
Biz hayatımızın her
safhasında kendimizde bir varlık ve güç görüp konuşurken “Yarın şöyle
yapacağım, ertesi gün böyle yapacağım… ” dememeliyiz, “Allah izin verirse, inşaallah,
Allah kısmet ederse” gibi ifadeler kullanmalıyız
Çünkü Allah dilemez ve
izin vermezse biz hiçbir şey yapamayız. Bizim dilediğimiz şeyleri yapmamız ve
gerçekleştirmemiz Allah’ın dilemesine bağlıdır. Onun için ayet-i kerimede:
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ
اللَّهُ
“Allah
dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz.” (İnsan, 76/30).buyrulmuştur. Yani
Allah’ın dilemesi ve izni olmadan bizim bir şey yapmamız şöyle dursun,
dileyemeyiz bile. Zira bize dileme duygusunu veren de, yapma gücünü veren de
Allah’tır.
Hem “yarın şu işi
yapacağım” diyen kimse;
Yarına çıkmadan
ölebilir, kimsenin yarın yaşayacağı hususunda garantisi yoktur.
Yahut her hangi bir
sebepten dolayı o işi yapamayabilir, bu durumda yalancı konumuna düşebilir.
Yalancılık ise çok çirkin bir şeydir.
Konuyu İsmail Hakkı
Bursevi Hazretlerinin “Rûhu’l-Beyân” isimli tefsirinde anlattığı latif bir
hikâye ile noktalamak istiyoruz:
Yolculuk yapmakta olan
birine:
“- Nereye gidiyorsun?”
diye sorarlar. Adam:
“- Eşek almak için
Künâse’ye gidiyorum” der. (Künâse Kûfe’de bir yer ismi).Ona:
“- İnşaallah de”
derler. Adam:
“- Canım niye inşallah
diyeyim, işte paralar cebimde, merkep de Künase’de gidip alıp geleceğim” der.
Fakat Künâse’ye
varmadan parası çalınır, istediğini alamadan geri döner. Dönüşte yine biri ona:
“- Nereden
geliyorsun?” diye sorar. Bu defa artık dersini almış olan adam:
“- İnşallah Künâse’den
geliyorum, inşallah param çalındı” diye cevap verir.
Eee… ne demişler, bir
musibet bin nasihatten yeğdir. Adam artık inşaallah demesini öğrenmiştir,
inşallah inşaallahı nerede kullanacağını da öğrenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder