54-MAL ÇOK FAYDALI DA OLUR
Mal çok faydalı
da olur, zararlı da olabilir. Eskilerin ifadesiyle mal hem zehirdir hem de
panzehirdir. Onun için Resûlüllah (s.a.v.):
إِنَّ لِكُلِّ أُمَّةٍ
فِتْنَةً وَفِتْنَةُ أُمَّتِي الْمَالُ إِنَّ لِكُلِّ أُمَّةٍ فِتْنَةً وَفِتْنَةُ أُمَّتِي الْمَالُ.
"Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi
vardır. Benim ümmetimin fitnesi de maldır" buyur-muştur. (Tirmizî, Zühd,
26)
Öyleyse insanın bu fitneden ve onun zehrinden kendini
koruması gerekir. Bunun için de malı helal ve meşru yollardan kazanıp, dinen
meşru olan yerlere harcamalı.
Bilindiği gibi yılan zehirli bir yaratık olup zararlı
olduğu gibi, faydalı da olabilir. Birini sokup zehirini akıtırsa zararlı olur, hatta
onun ölümüne de sebep olabilir. Ama zehiri alınıp panzehire çevirilirse kendisi
için de, başkası için de faydalı olur. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur:
إِنَّ هَذَا الْمَالَ خَضِرَةٌ حُلْوَةٌ، مَنْ أَصَابَهُ
بِحَقِّهِ بُورِكَ لَهُ فِيهِ
“Bu dünya malı çekici ve tatlıdır
kim helal yollardan onu elde etmeye çalışırsa kendisi için bereketli ve hayırlı
olur." (Tirmizi, Zühd, 41).
Başka bir hadis-i şeriflerinde de:
نِعْمَ الْمَالُ الصَّالح لِلرَّجُلِ االصَّالح
“Salih kimse için salih mal ne
güzeldir.” (Ahmed, Müsned, IV, 197) buyurmuştur. Hadis-i şerifte geçen salih maldan maksat helalinden
kazanılmış mal demektir. Helalından kazanılan ve meşru yerlere sarfedilen mal
güzel ve hayırlıdır.
Çok mal genelde insanı azdırır
ama malsız da olmaz. İnsanın kimseye muhtaç olmadan normal bir hayat sürebilmesi
için belirli ölçüde mala ihtiyacı vardır. Onun için dinimiz müminleri
çalışmaya, mal mülk sahibi olmaya teşvik etmiş, daha doğrusu emretmiştir.
Ayrıca zekat vermek, kurban kesmek, hacca gitmek gibi ibadet ve hayır
hizmetlerinde bulunabilmek için zengin olmak gerekir.
Hayır işlemeye vesile olduğundan
dolayı Kur’an-ı Kerim’de azı ayetlerde mal “hayır” kelimesiyle ifade edilmiştir:
Nitekim aşağıda meallerini kaydettiğimiz ayetler de “hayr” kelimesi bu anlamda
kullanılmıştır: “İnsan Rabbine karşı pek nankördür, doğrusu kendisi de buna
şahittir. Gerçekten o, hayrı/malı da çok sever.” (Âdiyât, 6-8).
Hz. Musa (a.s.)’ın diliyle şöyle
buyrulmuştur: “Şüphesiz ben, bana indirilecek hayra/mala muhtacım” (kasas, 24).
Peygamber Efendimiz de bazı
sahabilerine zengin olmaları için dua etmiştir.
Efendimize
medine hayatı boyunca on sene gibi uzun bir müddet hizmet etme şerefine nail
olan Enes b. Malik Hazretleri bunlardandır. Rasulullah (s.a.v.) Medineye hicret
ettiği zaman annesi, henüz on yaşında olan Enes’i götürerek:
“- Ya
Resulallah bu oğlum Enescik’tir, onu sonra hizmet etmesi için getirdim, onun
için Allah'a dua buyrunuz” demiş, Resulullah (s.a.v.) de:
“- Ya Rabbi bu
çocuğun malını ve evladını çoğalt” diye dua buyurmuş ve duası kabul edilmiştir.
Nitekim Enes demiştir ki:
“- Allah'a
yemin ederim ki benim malım çoktur, bugün çocuklarımın ve torunlarımın sayısı
da yüz kadardır.” (Müslim, Fedâilu’s-sahâbe, 143)
Mevlana Hazretleri de bu hususta
şöyle der:
“Aslında bu dünya bir zindandır,
biz de bu zindanda bulunan mahpuslarız. Ey Hakkı arayan kişi zindanın duvarını
del de, kendini kurtar!
Dünya nedir? Dünya Allah’ı
bilmemek, Allah’dan gafil olmaktır. Yoksa kumaş, para, kadın ve evlat değildir.
Malı Allah rızası için kazanırsan,
öyle mal hakkında Peygamber Efendimiz, “helal mal Salih kimse için ne güzeldir,
ne hayırlıdır” buyurdu.
Geminin içindeki su, gemiyi
batırır. Gemi altındaki su ise gemiyi kaldırır, sırtında taşır.
Ağzı kapalı, içi hava ile dolu
olan bir kâse derin ve uçsuz bucaksız su üstünde yüzüp gider.
İşte bir kalpte kanaat havası
oldukça, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur.
Bütün bu dünya, onun mülkü olsa
bu mülkün onun gözünde hiçbir kıymeti ve değri yoktur.
Şu halde gönlü “Min ledün”
ilmiyle yani ilahi aşk havası ile doldur da ağzını bağla ve mühürle!
(Şefik Can, Mesnevi,
I, 83;.Tahirul-mevlevi,Mesnevi, s. 49)
Sahabe-i
Kiramdan Sa’d b. Ubâde (r.a.) şöyle derdi: “Allah’ım bana izzet/ululuk bahşet;
cömertlik olmadan ululuk olmaz, mal olmadan da cömertlik olmaz. Allah’ım az mal
bana yaramaz. Ben de onunla salah bulamam.” (İbn Sa’d, Tabakât, III, 614; İbn
Hacer, el-İsâbe, II, 30)
Cenap Şahabettin de: “Para
akıllıların dostu, akılsızların düşmanıdır.” demiştir.
Yazımızı
aşağıdaki beyitle noktalayalım:
Ey
birader dinle pendim, varsa malın sakla tek
Düşmanına
kalsın kalırsa, dosta muhtaç olma tek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder