43-İFSAD EDERLER ISLAH EDİYORUZ DERLER
Bakara suresinin 8-20’inci
ayetlerinde münafıkların 11 adet sıfatlarından bahsedilir. Bu sıfatlarından
birinin de bulundukları yerde fitne fesat çıkarmaları, kendilerine “yapmayın
böyle” denilince, kendilerinin fesatçı değil, ıslahçı olduklarını söylemeleridir.
Yüce Rabbimiz
onların bu sıfatlarını söz konusu surenin 11-12’inci ayetlerinde şöyle
belirtmiştir:
وَإِذَا
قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
O içi başka dışı başka olanlara: “-
Ülkede fitne
fesat çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın, milletin düzenini bozmayın” denildiği
zaman onlar:
“- Bizim fitne fesatla, bozgunculukla
bir işimiz yok, biz ıslah için çalışıyoruz, derler.”
Onlar yapmış oldukları kötülüklerden
hiç birini kabul etmezler, hep inkâr ederler, kendilerinin sütten çıkmış ak
kaşık gibi tertemiz olduklarını söylerler.
Yüce Rabbimiz onların bu söz ve hareketlerine
karşı bizleri uyararak:
أَلَا إِنَّهُمْ
هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَـٰكِن لَّا يَشْعُرُونَ
“Dikkat edin ve bilin ki, onların
ıslahla bir ilgileri yoktur, onlar bozguncudurlar, işleri güçleri
bozgunculuktur, fakat yaptıklarının şuurunda değiller. Onlar şuurdan yoksun
kimselerdir.” buyurmuştur.
يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ
إِلَّا أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
“Onlar kendi akıllarınca Allah'ı ve
müminleri aldatmaya, onlara hile yapmaya kalkarlar, onlarla hile yarışına
çıkarlar. Kendilerinin işleri güçleri ve bütün hayatları hile yapmaktan ibaret
olduğu için Allah’ı ve müminleri de hile yapıyormuş gibi farz ederler. (Elmalılı,
I, 203) Böyle yapmakla onlar ancak kendilerini
aldatırlar ama bunun şuurunda değillerdir." (Bakara;
9)
Demek ki bunların işleri güçleri
hiledir.
İçleri başka dışları başkadır, her
tülü haksızlığı ve kötülüğü yaparlar, biz yapmadık derler hep içlerinde
gizledikleri şeyin hilafını söylerler.
Kendilerinden olmayan herkese zarar
verirler.
Hak hukuk tanımazlar.
Gerçekte müfsit oldukları halde
insanlara muslih görünürler.
Yalan söylemeyi adet haline getirdikleri
için gayet rahatlıkla yaptıklarını inkâr ederler.
Onun için dikkat edin, daima uyanık
olun, onların yaldızlı sözlerine kanmayın, aldanmayın.
Ne diyelim! Allah kendilerini bu
kötü huylardan, ümmeti de onların şerlerinden muhafaza eylesin!
Ayette geçen “tüfsidû” fiilinin
mastarı olan ‘ifsad’ bir şeyi bozmak, fesada vermek, telef etmek, azdırmak, toplumu
karıştırıp birbirine düşürmek gibi anlamlara gelir.
Muslihûn sıfatının mastarı
olan “Islah” ise birini veya bir şeyi
iyileştirme, düzeltme, iyi hale getirme demektir.
Şuur, anlayış, idrak, bir şeyin iç
yüzünü, inceliklerini iyice kavrama, içine nüfuz etme vicdan demektir. Onlar
doğru idrak ve anlayıştan yoksun, vicdansız kimselerdir.
Ayetteki yuhâdiûne fiilinin kökü
olan hud’a; bir şeyi saklamak, gizlemek, birini kandırmak, ustalıklı aldatmak
aklını çelmek, içinde gizlediği şeyin tersini izhar etmek, birine bilmediği
ummadığı bir şekilde zarar vermeye kalkmak, kötülük yapmak istemek, tuzak
kurmak, hile yapmak demektir
Elmalılı merhumun belirttiğine göre hud’a; hile demektir. Bu kelimede esasında bir gizlilik manası vardır.
Başkaları hakkında görünüşte iyi şeyler düşündüklerini açıklayıp içlerinde ise
onu zarara sokacak şeyleri i gizlemektir. "Muhâdea" ise hile yarışma
kalkmak demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder