46-DAHA
ZALİM KİM OLABİLİR
Ekim ayının
ilk haftası (1-7 Ekim) tarihleri arası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”
olarak kutlanmaktadır. Biz de söz konusu haftanın milletimiz ve bütün İslam
âlemi için hayırlara vesile olması dileğiyle Bakara Suresinin 114’üncü ayetini
izah etmek istiyoruz: Yüce Rabbimiz bu ayette:
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَنْ يُذْكَرَ
فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُولَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ
يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي
الْآخِرَةِ عَذَابٌ
“Allah’ın mescitlerinde Allah’ın adının
anılmasına mani olan ve onların harap hale gelmesine çalışanlardan daha zalim
kim olabilir? Bunlar oralara ancak korka korka girebilirler. Onlar için dünyada
zillet, ahirette ise müthiş bir azap vardır.” buyrulmuştur.
Ayet-i kerimede
dikkatimizi çeken bazı hususlara temas etmek istiyoruz. Ayette, en zalim
kimselerin;
a- Allah’ın
mescitlerinde Allah’ın adının anılmasını men edenler/yasaklayanlar,
b- Allah’ın
mescitlerinin harap olmasına çalışan kimseler olduğu belirtilmiştir.
c- Mesâcid,
mescid kelimesinin çoğulu olup secde edilen yer demektir. Secde edilen yerden
maksat da namaz kılınan yerdir. Zira secde namazın bir rüknüdür, farzdır. Namazın
rükünlerinden biri /cüz’ü zikredilmiş, namaz kastedilmiştir. Buna zikru’l-cüz,
irâdetü’l-kül yoluyla mecâz-ı mürsel denir.
d- Secde edilen
yerin zikredilip namaz kılınan yerin kastedilmesinin başka bir sebebi daha
vardır, o da, namazın rükünleri içerisinde, en faziletli olan amelin secde
olmasıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz “Kulun Allah’a en yakın hali secdedeki
durumudur, öyleyse secdede duayı çok yapınız” buyurmuştur.
e- Yer, gök ve
kainatta bulunan her şey Allah’ın olduğu halde ayette mescitlerin Allah’a izafe
edilmesi, o mekanların fazilet ve değerine işaret etmek içindir. Nitekim
Ka’be’ye de, onun faziletini belirtmek için “Allah’ın evi” anlamında “Beytullah”
denilmesi bu sebepledir.
f- Ka’be,
Beytullah olup dünyanın her tarafında yaşayan bütün Müslümanların kıblesidir,
merkezdir. Diğer mescitler de yine Allah’ın olup Ka’be’nin birer şubesi
mesabesindedir.
g- Ayrıca
mescitlerin “Mesâcidelleh” diye Allah’a izafe edilmesinin bir hikmeti de,
ibadet etmek isteyin herkesin oraya rahatça gelip ibadetlerini huzur içerisinde
yapmaları içindir.
h- Allah’ın
mescitlerinde Allah zikredilir, bu, gayet tabiidir. Zira mescitler, içerisinde
Allah’ın zikredilmesi, O’na ibadet edilmesi için yapılmıştır. Onun için ayette Allah’ın
mescitlerinde Allah’ın adının anılmasına mani olmak en büyük zulüm, bunu
yapanlar da en büyük zalim kabul edilmiştir.
ı- Yine ayette,
mescitlerin harap olmasına çalışmanın en büyük zulüm, buna çalışanların da en
büyük zalim oldukları ifade edilmiştir.
Mescitlerin
harap olmasına çalışmak da iki şekilde olabilir:
Birincisi,
mescitleri maddi olarak gerçekten bakımsız bırakmak, tahrip etmek ve yıkmak
suretiyle olabilir.
İkincisi de
insanları, mescitlerde ibadet etmekten ve Allah’ı zikretmekten men etmek,
alıkoymakla olabilir.
i- Ayetin son
bölümünden ibadet
yerleri olan mescitlerin böyle zalim kimselerin idaresinde olmaması, aksine,
Allah'tan korkanların yönetiminde olması gerektiğine işaret edilmektedir.
j- Ve son olarak da ayette bu
zalimlerin cezasız kalmayacağı, hem dünyada, hem de ahrette yaptıklarının
cezasını mutlaka çekecekleri; dünyada zillete, ahirette ise büyük bir azaba uğrayacakları belirtilmiştir.
Yüce
Rabbimizden bizleri, insanların ibadet etmelerine mani olanlardan değil,
yardımcı olanlardan, mabetleri tahrip edenlerden değil, tamir edenlerden
eylemesini niyaz ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder