29 Temmuz 2017 Cumartesi

53-ESKİ ÂLİMLER İŞTE BÖYLE İDİ

53-ESKİ ÂLİMLER İŞTE BÖYLE İDİ

Ümmete ilmi, yaşayışı ve güzel ahlakı ile örnek âlimlerimizden biri de meşhur altı hadis kitabından üçüncüsü olan Sünen-i Ebu Davud’un müellifi Süleyman b. el-Eş’as es-Sicistânî (ö. 275/  ) olup Ebu Davud künyesiyle şöhret bulmuştur.
Ebu Davud, İslami ilimlerin hemen her sahasında malumat sahibi olup özellikle hadis sahasında temayüz etmiş büyük bir bilgindir. Bu sebeple kendisine İmam unvanları verilmişti.
İmam, önde olan demektir, cemaate namaz kıldıran kimseye imam denilmesi o cemaatin önünde olduğu içindir. Bunun gibi ilmiyle, ameliyle zamanındaki âlimlerin önde gelenlerine imam denilmiştir.
Gerek hayatında ve gerekse ölümünden sonra birçok bilgin Ebu Davud’un ilmî üstünlük·ve kudretini takdir edip, hayranlıklarını ifade etmişlerdir. Muhaddislerden Musa b. İbrahim onun hakkında: ''Ebu Dvud dünyada hadis için, ahirette de cennet için yaratılmıştır. Ondan daha faziletli birini görmedim." diyerek hem onun üstün hadis bilgisini, hem de zühd ve takvasını belirtmiştir.
Ebu Davud daha hayatta iken benzeri az bulunur bir şöhret kazanmıştı. Kendisinden hadis öğrenmek üzere her taraftan talebeler akın edip Bağdat’a geliyordu. Ebu Davud'un bu şöhretinden yararlanmak isteyen Halife el-Mutemid (ö.279/ 892)’in kardeşi Emir Ebu Ahmed el-Muvaffak, onu Bağdat'ta evinde ziyaret ederek, zenci ayaklanması neticesinde harap olan ve halkı dağılan·Basra'nın yeniden mamur hale gelmesi için orada yerleşip ikamet etmesini istemişti. Olayı Ebu Davud'un hizmetçisi Ebu Bekir b. Câbir şöyle nakleder:
"Ben, Ebu Davud ile beraber Bağdat'ta bulunuyordum. Bir gün akşam namazını henüz kılmıştık ki kapı çalındı. Açtım, gelen zat, halife el-Mutemid'in kardeşi Emir Ebu Ahmed el-Muvaffak idi. İçeri girmek için izin istedi. Ebu Davud izin verdi. Emir, Ebu Davud'un huzuruna girip oturdu. Aralarında aşağıdaki konuşma geçti: Ebu Davud:
"- Emirü'l-Mü'minin'in böyle bir vakitte gelmesinin, sebebini öğrenebilir miyim? dedi.
- Üç şeyi rica için geldim.
- Buyurunuz.
- Birincisi, Basra'ya göçüp orada yerleşmeni, bu sayede sizden ilim öğrenmek için talebeler her taraftan akın edip Basra'ya gelir. Zenci isyanı ile harap olan ve halkı dağılan bu şehir sayenizde mamur olup, nüfusu çoğalır.
- Evet, bu biri, ya ikincisi?
- İkincisi de çocuklarıma "Sünen"ini rivayet edip, hadis dersi vermeni.
- Ya üçüncü isteğiniz?
- Üçüncüsü de onlar için alelade her talebenin kabul edilmeyeceği özel sınıflar ihdas etmeni. Çünkü halife ve emirlerin çocuklan halkla beraber oturmazlar."
Ebu Davud, Emir'in ilk iki isteğini kabul edebileceğini, belirttikten sonra üçüncüsünü kabul edemeyeceğini şöyle ifade·etmiştir:
"- Bu üçüncü isteğinize gelince onu kabul etmem mümkün değildir. Çünkü ilim hususunda insanların hepsi eşittir;"
İşte Ebu Davud'un Bağdat’tan gelip Basra'ya yerleşmesi böyle olmuştur. Ebu. Bekir b. Cabir sözüne devam ederek diyor ki:
''Emir'in çocukları da diğerleriyle aynı sınıfta bulunmaya başladılar. Şu kadar var ki onlarla diğer talebelerin arası bir perde ile ayrılıyordu."
Bu hadiseden:
a- Ebil Davud'un büyük şöhretini,
b- Basra'ya gidip ·yerleşme sebebini,
c-·Doğru bildiği fikir ve düşüncelerini zamanın idarecilerine -onlara ters bile düşse - çekinmeden söylediğini,
d-·”İlimde herkes eşittir” diyerek eğitimde fırsat eşitliğini savunduğunu, öğreniyoruz. ·
e- Aynca Ebu Davud'un Basra’ya hangi tarihte yerleştiği hakkında bize ipucu veriyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder