53-ESKİ
ÂLİMLER İŞTE BÖYLE İDİ
Ümmete
ilmi, yaşayışı ve güzel ahlakı ile örnek âlimlerimizden biri de meşhur altı
hadis kitabından üçüncüsü olan Sünen-i Ebu Davud’un müellifi Süleyman b.
el-Eş’as es-Sicistânî (ö. 275/ ) olup
Ebu Davud künyesiyle şöhret bulmuştur.
Ebu
Davud, İslami ilimlerin hemen her sahasında malumat sahibi olup özellikle hadis
sahasında temayüz etmiş büyük bir bilgindir. Bu sebeple kendisine İmam unvanları
verilmişti.
İmam,
önde olan demektir, cemaate namaz kıldıran kimseye imam denilmesi o cemaatin
önünde olduğu içindir. Bunun gibi ilmiyle, ameliyle zamanındaki âlimlerin önde
gelenlerine imam denilmiştir.
Gerek
hayatında ve gerekse ölümünden sonra birçok bilgin Ebu Davud’un ilmî üstünlük·ve
kudretini takdir edip, hayranlıklarını ifade etmişlerdir. Muhaddislerden Musa b.
İbrahim onun hakkında: ''Ebu Dvud dünyada hadis için, ahirette de cennet için
yaratılmıştır. Ondan daha faziletli birini görmedim." diyerek hem onun üstün
hadis bilgisini, hem de zühd ve takvasını belirtmiştir.
Ebu
Davud daha hayatta iken benzeri az bulunur bir şöhret kazanmıştı. Kendisinden
hadis öğrenmek üzere her taraftan talebeler akın edip Bağdat’a geliyordu. Ebu
Davud'un bu şöhretinden yararlanmak isteyen Halife el-Mutemid (ö.279/ 892)’in
kardeşi Emir Ebu Ahmed el-Muvaffak, onu Bağdat'ta evinde ziyaret ederek, zenci
ayaklanması neticesinde harap olan ve halkı dağılan·Basra'nın yeniden mamur
hale gelmesi için orada yerleşip ikamet etmesini istemişti. Olayı Ebu Davud'un
hizmetçisi Ebu Bekir b. Câbir şöyle nakleder:
"Ben,
Ebu Davud ile beraber Bağdat'ta bulunuyordum. Bir gün akşam namazını henüz
kılmıştık ki kapı çalındı. Açtım, gelen zat, halife el-Mutemid'in kardeşi Emir
Ebu Ahmed el-Muvaffak idi. İçeri girmek için izin istedi. Ebu Davud izin verdi.
Emir, Ebu Davud'un huzuruna girip oturdu. Aralarında aşağıdaki konuşma geçti:
Ebu Davud:
"-
Emirü'l-Mü'minin'in böyle bir vakitte gelmesinin, sebebini öğrenebilir miyim?
dedi.
-
Üç şeyi rica için geldim.
-
Buyurunuz.
-
Birincisi, Basra'ya göçüp orada yerleşmeni, bu sayede sizden ilim öğrenmek için
talebeler her taraftan akın edip Basra'ya gelir. Zenci isyanı ile harap olan ve
halkı dağılan bu şehir sayenizde mamur olup, nüfusu çoğalır.
-
Evet, bu biri, ya ikincisi?
-
İkincisi de çocuklarıma "Sünen"ini rivayet edip, hadis dersi vermeni.
-
Ya üçüncü isteğiniz?
-
Üçüncüsü de onlar için alelade her talebenin kabul edilmeyeceği özel sınıflar
ihdas etmeni. Çünkü halife ve emirlerin çocuklan halkla beraber
oturmazlar."
Ebu
Davud, Emir'in ilk iki isteğini kabul edebileceğini, belirttikten sonra
üçüncüsünü kabul edemeyeceğini şöyle ifade·etmiştir:
"-
Bu üçüncü isteğinize gelince onu kabul etmem mümkün değildir. Çünkü ilim
hususunda insanların hepsi eşittir;"
İşte
Ebu Davud'un Bağdat’tan gelip Basra'ya yerleşmesi böyle olmuştur. Ebu. Bekir b.
Cabir sözüne devam ederek diyor ki:
''Emir'in
çocukları da diğerleriyle aynı sınıfta bulunmaya başladılar. Şu kadar var ki
onlarla diğer talebelerin arası bir perde ile ayrılıyordu."
Bu
hadiseden:
a-
Ebil Davud'un büyük şöhretini,
b-
Basra'ya gidip ·yerleşme sebebini,
c-·Doğru
bildiği fikir ve düşüncelerini zamanın idarecilerine -onlara ters bile düşse -
çekinmeden söylediğini,
d-·”İlimde
herkes eşittir” diyerek eğitimde fırsat eşitliğini savunduğunu, öğreniyoruz. ·
e-
Aynca Ebu Davud'un Basra’ya hangi tarihte yerleştiği hakkında bize ipucu
veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder