30- BELVÂ-İ ÂMME
Belvâ, sözlükte, musibet,
zahmet, ıstırap, meşakkat, güçlük gibi anlamlara gelir. Âmme, ise bütün,
herkes, umûm demektir. Buna göre "belvâ-i âmme" herkesi kapsayan
meşakkat ve güçlük demektir.
Terim olarak belvâ-i
âmme; kaçınılması güç, umûmun mübtela olduğu bir şey hakkında hususi bir hüküm
verilmesidir.
Dinimiz kolaylık
dinidir. Kur'an-ı Kerîm'de: "Allah sizin için kolaylık ister, zorluk değil
", (el-Bakara, 2/185) buyrulur. Bu nedenle "belvâ-i âmme" fıkhın
fer'î kaynaklarından biri olmuştur. Müslümanların çoğunun uğradığı güçlük ve
meşakkatler bu kaideye dayanılarak hafifletilmiştir. Bunlardan birkaç misal
verelim:
Sokakta elbisemize
sıçrayan ve korunması mümkün olmayan su ve çamur damlalarıyla namaz kılmanın
caiz olması;
Özürlü kimselerin
özürleri sebebiyle bulaşan pislikle namaz kılmalarının caiz olması;
Çocukların öğrenmek
için abdestsiz olarak Kur'an-ı Kerîm'i ellerine almalarının caiz olması;
Binalardaki
tuvaletlerde tuvalet esnasında ön ve arkayı kıbleye çevirmenin caiz olması;
(İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-Nezâir, Kahire 1968, s. 76-77).
Doktor ve sağlık
görevlilerinin tedâvî için kadın ve erkeklerin avret mahallerine bakmalarının
caiz olması gibi.
Ancak hakkında nas
olan hükümler "belvâ-i âmme" sebebiyle kolaylaştırılamaz. İnsanın idrarı
elbisesine bulaşır, bunda belvâ-i âmme vardır, diye idrarın necis olmadığına
hükmedilemez, çünkü bu konuda nas vardır. (Atıf Bey, Mecelle
Kavâid-i Kulliyye Şerhi, İstanbul 1327, s. 25).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder