Öğrencilerime
genellikle isimlerinin anlamını sorar, eğer Kur’an ve hadis kaynaklı ise yerine
göre bazı açıklamalarda bulunurum. Bu isimlerden biri de Tûbâ’dır.
Kızlarımıza
isim olarak verilen Tûbâ kelimesi Arapça kökenli olup iyi, güzel, hoş olmak
anlamında olan tâbe yetîtbu tîb kökünden mastardır.
Ayrıca kelime
isim ve sıfat olarak da kullanılmaktadır. İsisim olarak cennetteki bir ağacın
ismi veya cennetin isimlerinden bir isimdir.
Sıfat olarak
‘Tûbâ’ kelimesi ism-i tafdil olup etyabü lafzının müennesi/dişilidir, ‘daha hoş
ve güzel, daha iyi ve hayırlı, daha mesut ve bahtiyar’ gibi anlamlara
gelmektedir.
Tûbâ kelimesi
hem Kur’an-ı Kerim’de hem de hadis-i şeriflerde geçmektedir. Ra’d suresinin 29.
Ayetinde iman edip salih ameller işleyenler için iki mükâfat vaat edilmektedir.
Bunlardan biri Tûbâ, diğeri de hüsnü meâb’tır. Ayet şöyledir:
الَّذِينَ آمَنُوا
وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَى لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَى لَهُمْ وَحُسْنُ
مَآبٍ
"İman
edip güzel amel edenler için Tûbâ ve hüsnü meâb vardır.” (Ra’d, 13/29)
Ayette geçen
"tûbâ" dünyada verilecek olan güzel, mutlu bir hayatı, ahrette ise
içinde sürekli olarak kalacağı güzel ve ebedi yurdu ve bu yurttaki görülmemiş
güzellikte nimetleri ifade etmektedir.
Hüsnü meâb ise
dönülüp varılacak güzel mekân demektir.
Tuba kelimesi
hadis-i şeriflerde de zikredilmektedir. Bunlardan birkaç tanesini kaydediyoruz:
عَبْدَ
اللهِ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِي، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَاتَ يَوْمٍ وَنَحْنُ عِنْدَهُ: " طُوبَى لِلْغُرَبَاءِ "،
فَقِيلَ: مَنِ الْغُرَبَاءُ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ: " أُنَاسٌ صَالِحُونَ،
فِي أُنَاسِ سُوءٍ كَثِيرٍ، مَنْ يَعْصِيهِمْ أَكْثَرُ مِمَّنْ يُطِيعُهُمْطُوبَى لِلْغُرَبَاءِ "،
فَقِيلَ: مَنِ الْغُرَبَاءُ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ:
" أُنَاسٌ صَالِحُونَ، فِي أُنَاسِ سُوءٍ
كَثِيرٍ"
Birdefa Peygamber Efendimiz: “Gariplere ne
mutlu!” buyurdu. Denildi ki:
“- Yâ Resulellah! Garipler kimlerdir?”
Efendimiz:
“- Bir çok kötü kimseler içerisinde
bulunan Salih kimselerdir” buyurdu. (Ahmed, Müsned, XI, 231)
طُوبَى لِمَنْ شَغَلَهُ عَيْبُهُ عَنْ عُيُوبِ النَّاسِطُوبَى لِمَنْ شَغَلَهُ عَيْبُهُ عَنْ عُيُوبِ النَّاسِ
“Kendi
kusuru, kendisini başkalarının kusurunu araştırmaktan alıkoyan kimseye ne
mutlu!”
طُوبَى لِمَنْ طَالَ عُمُرُهُ
وَحَسُنَ عَمَلُهُ
طُوبَى لِمَنْ طَالَ عُمُرُهُ وَحَسُنَ عَمَلُهُ"Ömrü
uzun olup da ameli güzel olan kimseye ne mutlu!”
طُوبَى شَجَرَةٌ فِي الْجَنَّةِ مَسِيرَةُ مِائَةِ عَامٍ، ثِيَابُ أَهْلِ
الْجَنَّةِ تَخْرُجُ مِنْ أَكْمَامِهَا
Tuba cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz
yıllık yürüyüş mesafesi kadardır. Cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından
yapılır.” (Ahmed, Müsned, XVIII,
211)
Salınır tuba
dalları,
Kur'an okur
hem dilleri,
Cennet
bağının gülleri,
Kokar Allah
deyu dey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder