17 Temmuz 2016 Pazar

17- SERRA’DAN İNCİLER


17- SERRA’DAN İNCİLER

Serra; torunum, sekiz yaşında. İlkokul ikinci sınıfta. Babasının işi dolayısıyla Ankara’da yaşıyor. Tatillerde ve her fırsatta dedesini ziyarete geliyor. Yine 6 Nisan 2016 Çarşamba günü ziyaretime geldi. Yanında “Mangala” isimli zeka ve strateji oyunu vardı.
Serra:
- Dede, Mangala oynayalım mı dedi? Ben:
- Bilmiyorum, dedim. Serra:
- Öğrenirsin dedi.
- Öğrenemem dedim.
- Dede, öğrenemem dersen öğrenemezsin, öğrenirim de, dedi ve ilave etti ben bu işi yapmam dersen yapamazsın, ben bu işi yaparım de, dedi. Benim yıllarca öğrencilerime anlattığım ve tavsiye ettiğimi hususları şimdi Serra bana tavsiye ediyordu.
Bu Serra’dan aldığım ilk ders, ilk öğüt oldu, bakalım konuşmanın seyri nasıl gidecek.? Ben:
- Ama bunu öğrenmek zor dedim. Serra ikinci öğüdünü patlattı.
- Dede zor diye bir şey yoktur, zor dersen zor olur. Kolay diye de bir şey yoktur, çalışmak gerekir, dedi.
Aman Allah’ım bu ne güzel inci gibi öğütler.
Zamane çocuğu diye boşuna dememişler.
Ben Serra’ya öğüt vermek istiyordum o bana öğüt verdi. Demek ki her zaman dedeler torunlarına öğüt vermez, bazen torunlar da dedelerine öğüt verir.
Altmış yedi yaşında bir dede ve kırk senelik öğretim görevlisi olarak bir daha anladım ki;
Akıl yaşta değil, baştadır.
Her zaman küçükler büyüklerden öğrenmez.

Büyüklerin küçüklerden öğreneceği şeyler de vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder