26-SÜHAN-I BÎHÛDE
Yüce Allah insana diğer canlılarda olmayan birçok özellikler ve güzellikler vermiştir. İnsana bahşedilen bu özelliklerinden biri de konuşma kabiliyetidir. Allah Teala insanın bu özelliğine dikkatimizi çekerek: “Çok merhametli olan (Allah) Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı ve ona beyanı öğ-retti.” (Rahmân Sûresi, 55/1-4) buyurmuştur.
Ayette geçen “beyan”dan maksat insanın, içindeki duygularını ve düşüncelerini dili ile ko-nuşarak ifade etmesidir. Dil Allah’ın insanlara lütfettiği büyük bir nimettir. Konuşma dil ile olur. İnsan meramını dili ile anlatır. Allah’ın kelamı Kur’an, dil ile okunur. Allah’a dualar, niyazlar, yalvarışlar, yakarışlar hep dil ile yapılır. Pey-gamberler Allah’tan aldıkları emirleri insanlara dilleriyle tebliğ etmişlerdir. Vaazlar, nasihatler, irşatlar dil ile yapılır. Acı ile tatlı, dil vasıtasıyla anlaşılır. Şu halde dil insana bahşedilen büyük bir nimettir. İnsanın ne olduğu da dilinden anlaşılır. Onun için Hz. Ali: “Kişi dilinin altında gizlidir” demiştir. İran’ın ünlü düşünürü Şeyh Sa’dî de şöyle der: “Ey akıllı zat, ağız içindeki dil nedir? Hüner sahibinin hanesinin anahtarıdır. Bir dükkânın kapısı kapalı olunca o dükkânın sahibi cevahirci midir, yoksa çerçi midir bilinmez.”
Mademki dil insana lütfedilen büyük bir nimet, her nimetin olduğu gibi dilin de sorumlulukları vardır.
Ünlü Divan Şairi Nabi bir beytinde:
“Sühan-ı bîhûdeden hoş gelir âvâz-ı horos
Bâri manasını bilmezse de hengâmı bilir.”
demiştir.
Beyitte geçen
‘sühan’ söz demektir, ‘bîhûde’ bey-hude, anlamsız, manasız, boş, ‘hengâm’ da
zaman demektir. Buna göre beytin anlamı şöyle olur:
Manasız,
anlamsız, lüzumsuz sözlerden horozun sesi daha hoş, daha güzel gelir. Zira o
manasını bilmese de öteceği zamanı, ne zaman ötüp ne zaman ötmeyeceğini bilir.
İnsan horoz gibi
olmamalı, konuştuğu sözün manasını da bilmeli, nerede ne konuşacağını da
bilmeli.
Yapılan
konuşmanın güzel ve etkili olabilmesi için iki hususa riayet edilmesi gerekir:
Birincisi, söz
muktezayı hale uygun olmalı yani yerinde ve zamanında söylenmeli. Nitekim
“vaktinde söylenilen söz yerinde kullanılan silah gibidir” de-nilmiştir.
İkinci de sözün
fasih yani açık seçik ve anlaşılır olmasıdır. Bu iki şartı taşıyan yani
fasih/açık seçik ve yerinde söylenmiş olan söze beliğ denir.
Konuşmada dikkat
edilecek hususlardan biri de düşünerek ve sözün varacağı yeri hesap ederek
konuşmaktır
“Düşünmeden
konuşmak nişan almadan ateş etmeye benzer.” denilmiştir.
İşte bu şartları
taşıyan söz cevher gibi kıymetli olur ama cevher de çok bulunmaz. Nitekim ünlü
divan şairi Bâkî bu hususu bir beytinde pek veciz olarak şöyle ifade etmiştir:
Çoğ olmaz bu
tarza gazel Bâkıyâ
Güzel söz
güherdir, güher az olur.