75-MAŞAALLAH
Maşallah terkibi üç kelimeden oluşur:
“Şey” manasına gelen ‘mâ’, “istedi, diledi” anlamındaki ‘şâe’ ve ‘Allah’ lafzı.
Buna göre Maşallah: “Allah’ın istediği,
dilediği şey olur” manasına cümledir. Aslında bu ifadenin aslı:
مَا
شَاءَ اللَّهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ ،
Mâşâallahü kâne vmâ lem yeş’ lem yekün:
Allah’ın dilediği şey olur, dilemediği
şey ise olmaz” anlamındadır.
Maşallah ifadesi Kur’an-ı Kerim’de altı
yerde geçmektedir. Kehf suresinin 32-44. Ayetlerinde biri, malı mülkü, evlad ü
ıyalı çok olup zengin inançsız nankör, diğeri ise fakir fakat mümin olan iki
kimsenin durumundan bahsedilir. Bunlardan inançsız nankör olan kimsenin iki de
bahçesi vardır. Aralarından su akmakta olan bahçelerde her tülü meyve ve ürün
vardır.
Söz konusu bahçe sahibi yanındaki fakir
Müslümana karşı kapıldığı
gurur ve kibir duygusuyla kendisine yazık ederek bahçesine girip şöyle
demişti:
"- Bunun sonsuza kadar yok
olacağını sanmıyorum, kıyametin kopup tekrar diriltileceğimizi sanmıyorum. Ama
farz-ı muhal öldükten sonra tekrar diriltilip Rabbimin huzuruna döndürülsem
bile hiç şüphesiz orada da bundan daha iyisini bulurum."ᅠArkadaşı
ona cevap vererek dedi ki:
"- Seni topraktan, sonra bir damla
döl suyundan yaratan, sonra da seni eli yüzü düzgün, azaları mütenasip bir
insan haline getiren Allah'ı inkâr mı ediyorsun? Fakat ben açıkça söylüyorum ki
O Allah benim rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. Bahçene
girdiğinde ‘Maşallah! Kudret ve kuvvet yalnız Allah'ındır,
dilerse bunları bırakır, dilerse yok eder, her şey O’nun dilemesine bağlıdır, deseydin
ya!.. Eğer sen benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan,
bakarsın Rabbim bana, senin bahçesinden daha iyisini verir. Seninkinin üzerine
de gökten bir afet indirir de bahçen kupkuru ve yalçın bir toprak haline
geliverir, ya da bahçesinin suyu çekiliverir de bırak bir daha bulmayı, artık
onu arayamaya bile gücün yetmez."
“Derken o mağrur kimsenin bağı, bahçesi,
bütün ürünleri helak ediliverdi. Adam çökmüş asma çardaklarının başında,
yaptığı onca masrafa, verdiği emeklere yanıp ellerini ovuşturuyor ve:
"Keşke ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım” diyordu. (Kehf Suresi: 35-42)
Ayet-i kerimeden
anlaşılıyor ki; bir kimsenin bağı, bahçesi, ürünleri, meyveleri, ekinleri, çocukları
malları… hoşuna gidince; “maşallah, Allah'tan başka kuvvet ve kudret yoktur”
demelidir.
Nitekim geçmiş
bilginler söz konusu ayete dayanarak; “Kimin, halinden, malından ve
çocuklarından bir şey hoşuna giderse, “bunlarla övünüp gururlanmasın, onları
verenin Yüce Allah olduğunu hatılsın ve “maşallah, Allah'tan başka kuvvet ve
kudret yoktur” desin” demişlerdir.
Peygamber
Efendimiz de hadis-i şeriflerinde:
مَا أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَى عَبْدٍ نِعْمَةً
مِنْ أَهْلٍ أَوْ مَالٍ أَوْ وَلَدٍ، فَيَقُولُ مَا شَاءَ اللَّهُ لَا قُوَّةَ
إِلَّا بِاللَّهِ، فَيَرَى فِيهِ آفَةً دُونَ الْمَوْتِ
“Bir kula Allah
eş, mal veya evlat nimetiyle lütufta bulunur da o kul, maşallah, Allah'tan
başka kuvvet yoktur, derse, ölümden başka her afet ondan uzaklaştırılır.”
buyurmuştur.
Hadis-i şerifi
nakleden Enes b. Malik (r.a.) peygambere Efendimizin bu hadisi şerifi “bahçene girdiğinde ‘Maşallah!
Kudret ve kuvvet yalnız Allah'ındır” ayetini tevil ederek
söylediğini belirtmiştir. (Tefsiru İbn Kesir, V, 143)
Efendimiz başka
bir hadis-i şeriflerinde de:
مَنْ رَأَى شَيْئًا فَأَعْجَبَهُ فَقَال: مَا شَاءَ اللَّهُ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ لَمْ
يَضُرَّهُ الْعَيْنُ
“Kim bir şey
görünce hoşuna gider de: Maşallah Allahtan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur
derse ona göz değmesi zarar veremez” buyurmuştur.
Maşallah sözü
dilimizde de çok kullanılmaktadır. Özellikle küçük çocukların nazardan
korunması için söylenmektedir.
Maşallah sözü bazen de bir şey takdir edilip
güzel görüldüğü zaman söylenilir. Mesela terbiyeli ve akıllı bir çocuk
gördüğümüz zaman, “maşallah ne terbiyeli, ne güzel çocuk” deriz.
Maşallah sözü bazen de
hayret etme yerinde kullanılır. Mesela maşallah sizi görmek ne güzel şey,
maşallah siz de buraya gelir miydiniz!
EK
وَيَدْعُو
بِدُعَاءِ أَبِي الدَّرْدَاءِ ـ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ـ : " اللَّهُمَّ
أَنْتَ رَبِّي لا إِلَهَ إِلا أَنْتَ ، عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ ، مَا شَاءَ
اللَّهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلا
بِاللَّهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ ، أَعْلَمُ أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ
قَدِيرٌ ، وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا ، اللَّهُمَّ
إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ آخِذٌ
بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (
El-Mevsuatü’fıhıyye, 43/97
KEHF 32-44
“Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan
birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurma ağaçlarıyla donatmış,
ikisinin arasına da bir ekinlik koymuştuk.ᅠ
﴾32﴿
ᅠHer iki bağ da
meyvelerini tam olarak vermiş ve ürünlerinde hiçbir azalma olmamıştı. Bu iki
bağın arasında bir de nehir akıt mıştık.ᅠ
﴾33﴿
ᅠOnun başka gelir kaynakları da vardı. Bu
sebeple fakir arkadaşıyla konuşurken ona üstünlük taslayarak dedi ki:
"Benim malım seninkinden daha çok. Emrimdeki adamlar da seninkinden daha
çok ve daha güçlü."ᅠ
﴾34﴿
ᅠ
Kapıldığı
gurur ve kibir duygusuyla kendisine yazık eden bu adam bağına
girdi. Şöyle dedi: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."ᅠ
﴾35﴿
ᅠ"Kıyametin
kopacağını da sanmıyorum. Ama farz-ı muhal öldükten sonra tekrar diriltilip
Rabbimin huzuruna döndürülsem bile hiç şüphesiz orada da bundan daha iyisini
bulurum."ᅠ
﴾36﴿
ᅠArkadaşı ona cevap
vererek dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan,
sonra da seni eli yüzü düzgün, azaları mütenasip bir insan haline getiren
Allah'ı inkâr mı ediyorsun?"ᅠ
﴾37﴿
ᅠ"Fakat ben açıkça
söylüyorum ki O Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak
koşmam."ᅠ
﴾38﴿
ᅠ"Bağına girdiğinde
‘Mâşaallah! Kudret ve kuvvet yalnız Allah'ındır, dilerse bunları bırakır,
dilerse yok eder, her şey Onun meşietine bağlıdır,deseydin ya!.. Eğer sen benim
malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, bakarsın Rabbim
bana, senin bağından daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet
indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak haline geliverir."ᅠ
﴾39-40﴿
ᅠ"Ya
da bağının suyu çekiliverir de bırak bir daha bulmayı artık onu arayamaya bile
gücün yetmez."ᅠ ﴾41﴿
ᅠDerken
o mağrur kimsenin bağı, bahçesi, bütün ürünleri helak ediliverdi. Adam çökmüş
asma çardaklarının başında, yaptığı onca masrafa, vediği emelere yanıp ellerini
ovuşturuyor ve: "Keşke ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım” diyordu.
﴾42﴿
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder