14 Şubat 2019 Perşembe

75-MAŞAALLAH


75-MAŞAALLAH

Maşallah terkibi üç kelimeden oluşur: “Şey” manasına gelen ‘mâ’, “istedi, diledi” anlamındaki ‘şâe’ ve ‘Allah’ lafzı.
Buna göre Maşallah: “Allah’ın istediği, dilediği şey olur” manasına cümledir. Aslında bu ifadenin aslı:
مَا شَاءَ اللَّهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ ،
Mâşâallahü kâne vmâ lem yeş’ lem yekün:
Allah’ın dilediği şey olur, dilemediği şey ise olmaz” anlamındadır.
Maşallah ifadesi Kur’an-ı Kerim’de altı yerde geçmektedir. Kehf suresinin 32-44. Ayetlerinde biri, malı mülkü, evlad ü ıyalı çok olup zengin inançsız nankör, diğeri ise fakir fakat mümin olan iki kimsenin durumundan bahsedilir. Bunlardan inançsız nankör olan kimsenin iki de bahçesi vardır. Aralarından su akmakta olan bahçelerde her tülü meyve ve ürün vardır.
Söz konusu bahçe sahibi yanındaki fakir Müslümana karşı kapıldığı gurur ve kibir duygusuyla kendisine yazık ederek bahçesine girip şöyle demişti:
"- Bunun sonsuza kadar yok olacağını sanmıyorum, kıyametin kopup tekrar diriltileceğimizi sanmıyorum. Ama farz-ı muhal öldükten sonra tekrar diriltilip Rabbimin huzuruna döndürülsem bile hiç şüphesiz orada da bundan daha iyisini bulurum."Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki:
"- Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni eli yüzü düzgün, azaları mütenasip bir insan haline getiren Allah'ı inkâr mı ediyorsun? Fakat ben açıkça söylüyorum ki O Allah benim rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğinde ‘Maşallah! Kudret ve kuvvet yalnız Allah'ındır, dilerse bunları bırakır, dilerse yok eder, her şey O’nun dilemesine bağlıdır, deseydin ya!.. Eğer sen benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, bakarsın Rabbim bana, senin bahçesinden daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bahçen kupkuru ve yalçın bir toprak haline geliverir, ya da bahçesinin suyu çekiliverir de bırak bir daha bulmayı, artık onu arayamaya bile gücün yetmez." 
“Derken o mağrur kimsenin bağı, bahçesi, bütün ürünleri helak ediliverdi. Adam çökmüş asma çardaklarının başında, yaptığı onca masrafa, verdiği emeklere yanıp ellerini ovuşturuyor ve: "Keşke ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım” diyordu. (Kehf Suresi: 35-42)
Ayet-i kerimeden anlaşılıyor ki; bir kimsenin bağı, bahçesi, ürünleri, meyveleri, ekinleri, çocukları malları… hoşuna gidince; “maşallah, Allah'tan başka kuvvet ve kudret yoktur” demelidir.
Nitekim geçmiş bilginler söz konusu ayete dayanarak; “Kimin, halinden, malından ve çocuklarından bir şey hoşuna giderse, “bunlarla övünüp gururlanmasın, onları verenin Yüce Allah olduğunu hatılsın ve “maşallah, Allah'tan başka kuvvet ve kudret yoktur” desin” demişlerdir.
Peygamber Efendimiz de hadis-i şeriflerinde:
مَا أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَى عَبْدٍ نِعْمَةً مِنْ أَهْلٍ أَوْ مَالٍ أَوْ وَلَدٍ، فَيَقُولُ مَا شَاءَ اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ، فَيَرَى فِيهِ آفَةً دُونَ الْمَوْتِ
“Bir kula Allah eş, mal veya evlat nimetiyle lütufta bulunur da o kul, maşallah, Allah'tan başka kuvvet yoktur, derse, ölümden başka her afet ondan uzaklaştırılır.” buyurmuştur.
Hadis-i şerifi nakleden Enes b. Malik (r.a.) peygambere Efendimizin bu hadisi şerifi “bahçene girdiğinde ‘Maşallah! Kudret ve kuvvet yalnız Allah'ındır” ayetini tevil ederek söylediğini belirtmiştir. (Tefsiru İbn Kesir, V, 143)
Efendimiz başka bir hadis-i şeriflerinde de:
 مَنْ رَأَى شَيْئًا فَأَعْجَبَهُ فَقَال: مَا شَاءَ اللَّهُ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ لَمْ يَضُرَّهُ الْعَيْنُ
“Kim bir şey görünce hoşuna gider de: Maşallah Allahtan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur derse ona göz değmesi zarar veremez” buyurmuştur.
Maşallah sözü dilimizde de çok kullanılmaktadır. Özellikle küçük çocukların nazardan korunması için söylenmektedir.
Maşallah sözü bazen de bir şey takdir edilip güzel görüldüğü zaman söylenilir. Mesela terbiyeli ve akıllı bir çocuk gördüğümüz zaman, “maşallah ne terbiyeli, ne güzel çocuk” deriz.
Maşallah sözü bazen de hayret etme yerinde kullanılır. Mesela maşallah sizi görmek ne güzel şey, maşallah siz de buraya gelir miydiniz!


EK
وَيَدْعُو بِدُعَاءِ أَبِي الدَّرْدَاءِ ـ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ـ : " اللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لا إِلَهَ إِلا أَنْتَ ، عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ ، مَا شَاءَ اللَّهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلا بِاللَّهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ ، أَعْلَمُ أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ، وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا ، اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (
El-Mevsuatü’fıhıyye, 43/97

KEHF 32-44
“Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurma ağaçlarıyla donatmış, ikisinin arasına da bir ekinlik koymuştuk. 32﴿ Her iki bağ da meyvelerini tam olarak vermiş ve ürünlerinde hiçbir azalma olmamıştı. Bu iki bağın arasında bir de nehir akıt mıştık. 33﴿ Onun başka gelir kaynakları da vardı. Bu sebeple fakir arkadaşıyla konuşurken ona üstünlük taslayarak dedi ki: "Benim malım seninkinden daha çok. Emrimdeki adamlar da seninkinden daha çok ve daha güçlü." 34﴿
Kapıldığı gurur ve kibir duygusuyla kendisine yazık eden bu adam bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum." 35﴿ "Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Ama farz-ı muhal öldükten sonra tekrar diriltilip Rabbimin huzuruna döndürülsem bile hiç şüphesiz orada da bundan daha iyisini bulurum." 36﴿ Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni eli yüzü düzgün, azaları mütenasip bir insan haline getiren Allah'ı inkâr mı ediyorsun?" 37﴿ "Fakat ben açıkça söylüyorum ki O Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam." 38﴿ "Bağına girdiğinde ‘Mâşaallah! Kudret ve kuvvet yalnız Allah'ındır, dilerse bunları bırakır, dilerse yok eder, her şey Onun meşietine bağlıdır,deseydin ya!.. Eğer sen benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, bakarsın Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak haline geliverir." 39-40﴿ "Ya da bağının suyu çekiliverir de bırak bir daha bulmayı artık onu arayamaya bile gücün yetmez." 41﴿ Derken o mağrur kimsenin bağı, bahçesi, bütün ürünleri helak ediliverdi. Adam çökmüş asma çardaklarının başında, yaptığı onca masrafa, vediği emelere yanıp ellerini ovuşturuyor ve: "Keşke ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım” diyordu. 42﴿

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder