60-GÜZEL SÖZ
SADAKADIR
Yüce
Rabbimiz Bakara
Suresinin 83’üncü ayetinde: insanların Allah’a ve diğer insanlara karşı görevleri
sayılırken bunlardan birinin de onlara güzel söz söylemek olduğu
belirtilmiştir.
Yine
Bakara Suresinin 263’üncü ayetinde: “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme
gelen sadakadan daha iyidir” buyrulmuştur.
Peygamber
Efendimiz de hadis-i şeriflerinde:
الكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ
“Güzel söz sadakadır.” (Buhârî,
Cihâd 72, 128) buyurmuştur.
Söz
ustası Yunus Emre ne güzel söylemiş:
Kişi
bile söz demini, demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini yedi uçmağ ede bir söz.
Bir
atasözümüzde:
Acı
söz insanı dininden, tatlı söz ise yılanı deliğinden çıkarır, denilmiştir.
Bir
şairimiz de acı sözün insanın hayatına mal olacağını, kötü dilli kimsenin,
cömertliği ile meşhur olan Hâtetm-i Tâî gibi cömert olsa bile asla
methedilemeyeceğini belirterek şöyle der:
Tatlı candan geçirir, bir acı söz insanı.
Bed-zebân Hâtem-i Tâi olsa da memduh değil.
İnsanlar, tatlı
dilli güler yüzlü kimseleri severler. Onun için Hz. Mevlana: “Tatlı suyun başı
kalabalık olur.” demiştir.
Bir
sözün güzel ve tatlı olabilmesi için kırıcı olmaması, yapıcı olması gerekir.
Bunun için insan diline sahip olmalı, geçici dünya menfaati için kimsenin
gönlünü kırmamalı, kalbini incitmemeli. Nitekim hitabetteki fesahat ve
belagatiyle meşhur olan Hz. Ali Efendimiz veciz bir sözünde:
جَرَاحَاتُ السِّنَانِ لَها اِلْتِئَامُ
... ولا يُلْتَامُ ما جَرَحَ الِّلسَانُ
"Mızrak
yarası onulur, fakat dil yarası onulmaz" demiştir.
Sözün güzel
olmasının bir şartı da vaktinde ve yerinde söylenmesidir. Nitekim vaktinde
söylenilen sözün yerinde kullanılan silah gibi tesirli olacağı belirtilmiştir.
Bazen insan
düşünüp taşınmadan bir söz söyler, sonra özür dilemek zorunda kalır. Oysa
yerinde ve zamanında söz söylemesini bilen bu duruma düşmez. Nitekim Fatih
Sultan Mehmet: “Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz”
demiştir.
İnsanın mecliste
hep susup hiç konuşmaması doğru olmadığı gibi, devamlı konuşup sözü kimseye
vermemesi de doğru değildir. Şair bunu ne güzel belirtmiş:
Olma mecliste ne
bir güne hamûş
Vaktle gâh zebân
ol, gehî gûş.
Sa’dî Şîrâzî de:
“iki şey insanı çileden çıkarır; söylenecek yerde ağız açmamak, susacak yerde
lakırdı etmek.”
Fakat insan Yüce
Allah’ın kendisine bir dil, iki kulak verdiğini unutmamalı, bir söyleyip iki
dinlemeli. Nitekim şair bu hususu şöyle ifade etmiş.
Olur, insanda zeban bir, iki gûş,
Sen dahî
söyle bir, ol iki hamûş.
Nt: zeban: dil; gûş: kulak; susmuş,
sessiz.
Onun için
Balzac: “Bir mecliste en sevimsiz kimse devamlı konuşan ile devamlı susandır”
“Kişinin
sözü amelinden çok olursa aklı noksandır”
Düşünmeden
konuşmak nişan almadan atmaya benzer.
Sözün güzel olabilmesi
için her şeyden önce doğru olması, vakıaya uygun düşmesi gerekir. Peygamber
Efendimiz hadis-i şeriflerinde:
قُلِ
اَلْحَقَّ, وَلَوْ كَانَ مُرًّا
“Acı da olsa hakkı/gerçeği söyle”
buyurmuş-tur.
Bir şairimiz bu
hususu manzum olarak şöyle ifade etmiştir:
Olsun ârâyiş-i dehenün bu makâl
İnkisâr alma yamân olur hâl
Terk-i âyîn-i cefâ vü sitem it
Bed-şiken dil-şiken olma kerem it
Hele n’eylersen it ey ruh-ı revân
Olma hâtır-şiken ü tîz-zebân
Kesr-i hâtır günehün ekberidür
Cümle-i masıyetün bed-teridür
Eyle hâtırları ta’mîre şitâb
Eyleme arş-ı ilâhî’yi harâb
Kâil olur mı Hudâvend-i Gayur
Ki harâb ola o beyt-i ma’mur
Ol gözüm nurı bu ma’nâyı habır
Olmaz aslâ bu güneh afv-pezîr
Bu söz dudaklarının bir süsü olsun:
“Kimsenin ahını alma, halin yaman olur.”
Cefa ve sitem işini terk et. Aman ha!
Kerem et de kötü bir iş olan kalp kincilik yapma.
Cancağızım! Hele ne yaparsan yap da,
tek kalp kırıcı ve keskin dilli olma.
Hatır yıkmak günahların en büyüklerindendir,
hatta bütün günahların en kötüsüdür.
Bunun yerine kalpleri kazanmaya, hatır yapmaya çalış da Allah’ın
Arş’ını harap etme.
Hiç yüce Allah, mamur birer ev olan kalplerin harap olmalarına
razı olur mu?
A gözümün nuru! Şundan da haberin olsun ki böyle bir günah; asla
affedilmez.
Cancağızım yüce Allahın dergâhına çıkacağımız günü düşünerek salih
bir kişi ol,
salih bir Müslüman’ın korkusu, bir
başkasının kalbini kırmak, onu incitmektir. Çünkü kalb kırmak, Allah ü teâlânın
lütfünü incitmektir. Neye uğrarsa uğrasın, sâlih kimse, aslâ kimseye kötü
söylememeli ve lânet etmemelidir. Daha önce de söyledim ya güler yüzlü olmak,
yapıcı olmak bizim insanlık vazifemizdir. Peygamber Efendimizin zikrettiği gibi
“Kalp kırmak, Kabe’yi yıkmakla birdir.” Evet oğlum yaşamın boyunca kimsenin
ahını almamaya, kalbini kırmamaya itina et ki rahman ve rahim olan yüce Allah
böyle bir günahı asla affetmez.
Kimseye verme
huşunetle cevab
Lütufla izzet
ile eyle hitab
Terk-i âyîn-i
cefâ vü sitem it
Bed-suhan
dil-şiken olma kerem it.
Hele
neylersen eyâ rûh-i revân
Olma hâtır-şiken
ü tiz-zeban.
Anlamı özet
olarak şöyle:
Kimseye sert ve
kabalıkla cevap verme.
Karşındaki
kimseye değer vererek letafetle/incelikle hitabet.
Fakat insan Yüce
Allah’ın kendisine bir dil, iki kulak verdiğini unutmamalı, bir söyleyip iki
dinlemeli
Olur insanda zeban bir, iki gûş,
Sen dahî söyle bir, ol iki hamûş.