21 Ağustos 2018 Salı

73-ECDADINLA ÖVÜNMEYİ BIRAK-1


73-ECDADINLA ÖVÜNMEYİ BIRAK KENDİ AMELİNE BAK-1


İslam dini gelmeden önce cahiliye dönemi Araplarında kibir, gurur, kendini beğenme ve övünme duygusu hâkimdi. Kabilelerin hatipleri ve şairleri vardı. Bunlar şiirleri ve hitabeleriyle kendi kabilelerini diğer kabilelere karşı överlerdi. Bazen hayatta övecekleri ve kendileriyle övünecek kimseleri kalmayınca mezarlıklara gidip oradaki ölüleriyle övünürlerdi. Nitekim Tekâsür suresinde bu olay anlatılır. Tekasür, çokluk yarışı, mal ve evlat çokluğu ile övünme demektir.

Ayet-i kerimede:      

أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ

“Çoklukla övünme yarışı sizi o derece oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.” buyrulmuştur.

Kabirlerin ziyaret edilmesini üç şekilde izah etmek mümkün:

Bir izaha göre; mal ve evlat çokluğuyla övünme yarışı sizi o kadar oyaladı ki, hayattakilerle yetinmediniz, kabirlere gidip ölülerinizi bile saydınız.

Nitekim nakledildiğine göre Mekke'de Abdülmenaf oğulları ile Sehm oğulları hangilerinin adamları daha çok diye çokluk yarışına girişmişler, her iki tarafın adamlarını da saymışlar, Abdümenaf oğullarının adamları daha çok çıkmıştır. Sehm oğulları bunu kabul etmemiş, mezardaki ölüleri de sayalım demiş, gidip mezardaki ölülerini saymışlardır.

Bir diğer izaha göre çokluk yarışı, mal ve evlat çokluğu ile övünme duygusu içinizde o kadar yerleşmiş ki, ölüp kabirlere defnedilinceye kadar devam etmiştir.

Üçüncü bir izaha göre de Dünya hayatının nimetlerinden olan mal ve neseb gibi maddi ve fani lezzetler sizi asıl yapmanız gereken Allah’a itaatten ve yararlı işler yapmaktan alıkoydu, mezara girip azabı görünceye kadar asıl görevinizi yapmadınız lüzumsuz şeylerle meşgul oldunuz demektir.

Peygamber Efendimiz Mekke’yi fethedince Kabe’de irad etmiş olduğu hutbenin bir bölümünde cahiliye adetlerine temas ederek şöyle demiştir: “İyi biliniz ki bütün cahiliye adetleri, bütün mal ve kan davaları bugün şu iki ayağının altındadır, yalnız Kabe hizmeti ile hacılara su dağıtma işi bunlardan hariç. Ey Kureyş cemaati Allah sizden cahiliye gururunu, babalarla, soylarla övünmeyi gidermiştir. Bütün insanlar Adem'den, Adem de topraktan yaratılmıştır.” (Kamil, Miras, Tecrid, X, 313) buyurmuş, sonra Hucurât Suresinin 13. ayetini okumuştur ki meali şöyledir: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere, kabilelere ayırdık, yoksa övünesiniz diye değil. Çünkü sizin Allah katında en değerli ve en üstün olanınız en muttakıniz/ Allah’a karşı görevlerini en iyi şekilde yerine getireninizdir. Allah sizin her halinizi çok iyi bilir, yaptıklarınızdan da içinizden geçirdiklerinizden de haberdardır.”

Peygamber Efendimiz başka bir hadis-i şeriflerinde: “Men battae bihî amelühû lem yüsr’hu nesebuhû: Kimi ameli geri bırakırsa nesebi/soyu onu ileri götüremez.” buyurmuştur.

İman, salih amel ve güzel ahlaktan yoksun olan kimseleri, mal ve mülkleri, makam ve mevkileri de üstün ve değerli kılmaz. Onun için Peygamber Efendimiz “Allah size değer vermek için sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz, kalplerinize/niyetlerinize, ihlasınıza ve amellerinize bakar.” buyurmuştur.

Ünlü Divan Şairi Nabi; ataları ve ecdadıyla durmadan övünüp duran şahsın sözüne ehil olan kimselerin itibar etmeyeceğini, atalarına bakarak onun hakkında hüküm vermeyeceğini aşağıdaki beytinde gayet güzel ifade etmiş:

     Eb ü ceddiyle tefahür eden ebcedhanın

     Ehl olan redd ü kabulüne verir mi ahkâm!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder