69-MÜŞRİKLER
İSTEMESE DE İSLAM GALİP OLACAKTIR
Mekke müşrikleri içerisinde İslam’ın ve
müslümanların azılı düşmanlarından biri de Velid b. Mugire idi. Velid b. Mugire
Mekke’nin en varlıklı, en nüfuzlu, ailelerinden ve önde gelen liderlerinden
biri idi. Ayrıca Arap dili ve edebiyatına hakimiyeti, şairliği, bilgisi ve
kültürü ile temayüz etmişti. İslam’ın ilk yıllarında Hz. Muhammed'e açıktan
cephe almış, hayatını İslam düşmanlığı ile geçirmişti.
Panayırlara
Mekke dışından gelenlere Resulullah islamı tebliğ ediyor, onları İslama davet
ediyordu. Yine bir panayır vakti gelmek üzere idi.
Müşrikler
saygın bir insan olan Velid b. Mugire’nin yanında toplanmışlardı. Velid onlara
şöyle hitap etmişti:
“- Panayır zamanı yine çok yaklaştı, her
taraftan Arapların temsilcileri size gelecek. Tabi bu zat da boş durmayacak,
onları getirmiş olduğu yeni dine davet edecek. Bu nedenle siz onun hakkında
farklı şeyler söylemeyin, tek bir görüş üzerinde birleşin ve kimse kimseyi
yalanlamasın.” Onlar:
“- Onun hakkındaki fikrini söyler misin”
dediler. Velid:
“- Hayır, önce siz konuşun, ben sonra kanaatimi
belirteceğim” dedi. Onlar:
“- O bir kahindir” dediler. Velid:
“Vallahi o, kâhin değil, çünkü kahinlerin
anlamsız mırıldanmaları ve seci’li sözleri onda yok” dedi.
“- Öyle ise cinlenmiş/ mecnun” dediler.
“- Hayır, değil, ben cinlenmiş insanları
gördüm. Bunda ne boğulma, ne kasılma hareketleri ve ne de fısıldamalar var”
dedi.
“- O halde şairdir” dediler.
“- Hayır, o bir şair de değil, çünkü biz şiirin
bütün şekil ve ölçülerini biliyoruz” dedi.
“- Öyle ise o bir büyücüdür” dediler. Velid:
“- Hayır biz büyücüleri de ve onların
büyülerini de gördük, burada ne üfürük, ne de düğüm var” dedi.
“- O halde ne diyelim, ey Velid” dediler. Velid
şöyle dedi:
“- Vallahi onun getirmiş olduğu Kelam tatlı,
kökü sağlam ve dalları meyveli bir hurma ağacınınki gibi.. Söylediğiniz
şeylerin hepsinin yanlışlığı bilinmektedir. Gerçeğe en yakın olan söz “o
büyücüdür” sözüdür. Zira onun getirdiği mesaj oğlu babasından, kardeşi kardeşinden
ve kocasını hanımından ayırıyor” dedi. (İbn Hişam, Sira, s. 230)
Velid b. Mugire, hayatında İslam’ın Mekke’de
hâkim olmaması için elinden gelen gayreti göstermişti. ama ölümünden sonra
İslam’ın Mekke’de hakim olması endişesi huzurunu kaçırıyordu. Artık ömrünün son günleri idi, hastalanmıştı, ölüm
döşeğinde çırpınıyordu. Orada bulunan Ebu Cehil dayanamayarak:
“-
Amcacığım! Niye bu kadar muzdaripsin?” diye sorunca Velid b. Mugire:
“-
Benim ıstırabım ölümden korktuğumdan, yahut dünyayı terk ettiğimden dolayı
değil, -Hz. Peygamberi kastederek-İbn-i Ebî Kebşenin, dininin Mekke’de hakim
olma endişesinden dolayıdır” dedi.
Orada
bulunan yine kendisi gibi aşırı İslam düşmanı olan Ebu Süfyan, Velid’e
yönelerek:
“-
Korkma ben onun dininin Mekke’de galip gelip yayılmasına fırsat vermeyeceğim”
diyerek güya ona teminat vermişti.” (Ş. Yeşil, Hz. Muhammed, 160)
Ebu
Süfyan böyle teminat vermişti ama Allah, Mekke’nin fethedilip halkının Müslüman
olmasını, böylece İslam’ın galip gelmesini diliyordu. Allah’ın dilediği elbette
olurdu. Nitekim öyle de olmuş, hicretin sekizinci yılında Mekke fethedilmiş,
bütün müşrikler İslam’a girmişti. İslam’a girenlerin arasında bizzat Ebu
Süfyan’da bulunuyordu. Nitekim bu husus tevbe Suresinin 33. Ayetinde şöyle
ifade edilmiştir.
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ
لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
“Elçisini doğru yolu gösterici ve hak dini
tebliğ edici olarak gönderen Allah, müşrikler istemese de hak dini diğer bütün
batıl dinlere üstün ve galip kılacaktır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder