4 Ağustos 2016 Perşembe

8-Bilmediğini Bilmez

8-Bilmediğini Bilmez

Ünlü divan şairi Nâbî bir beytinde şöyle demiştir:
Etme âr öğren, oku ehlinden
Her şeyin ilmi güzel cehlinden.

Yüce Rabbimiz insanları farklı yaratmış, her birine ayrı bir güzellik, özellik ve meziyetler vermiştir. Bunlardan biri de bilgidir. İnsan her şeyden önce kendini bilmelidir. Kendini bilen Rabbini bilir, Rabbini bilen haddini bilir. Haddini bilen de neyi bilip neyi bilmediğini bilir.
Bakara suresinini 30-34. ayetlerinde Hz. Adem’in yaratılışından, Allah’ın Hz. Adem’e bütün varlıkların isimlerini öğretmesinden, sonra meleklere o isimleri sorup, onların:
“- Ya Rabbi! Bizim Senin öğrettiklerinin dışında hiçbir bilgimiz yoktur” diye cevap ve-rip bilmediklerini itiraf etmelerinden bahsedilir.
Fahrettin Razi “Tefsir-i Kebir” diye meşhur olan “Mefâtîhu’l-gayb” isimli tefsirinde yukarıdaki ayetlerin izahında, tebe-i tabiînden olup meşhûr Arap dili âlimi Halil bin Ahmet’in şöyle dediğini nakleder:

قَالَ الْخَلِيلُ: الرِّجَالُ أَرْبَعَةٌ
 -1رَجُلٌ يَدْرِي وَيَدْرِي أَنَّهُ يَدْرِي فَهُوَ عَالِمٌ فَاتَّبِعُوهُ،
 -2وَرَجُلٌ يَدْرِي وَلَا يَدْرِي أَنَّهُ يَدْرِي فَهُوَ نَائِمٌ فَأَيْقِظُوهُ،
 -3وَرَجُلٌ لَا يَدْرِي وَيَدْرِي أَنَّهُ لَا يَدْرِي فَهُوَ مُسْتَرْشِدٌ فَأَرْشِدُوهُ،
 -4وَرَجُلٌ لَا يَدْرِي وَلَا يَدْرِي أَنَّهُ لَا يَدْرِي فَهُوَ شَيْطَانٌ فَاجْتَنِبُوهُ

İnsanlar bilgi bakımından dört kısımdır.
1- Adam vardır bilir, bildiğini de bilir/bilgisinin farkındadır. İşte bu âlimdir, ona uyunuz.
2- Adam vardır bilir fakat bildiğini bilmez/bilgisinin farkında değildir. O, uyku-dadır, onu uyandırınız.
3- Adam vardır bilmez, ama bilmediğini bilir/ cahil olduğunun farkındadır. O, bilmediğini öğrenmek ister, ona öğretmede yardımcı olunuz.
4- Adam vardır bilmez fakat bilmediğini de bilmez, (kendinin bildiğini zanneder, in-sanlara aslı, esası olmayan şeyleri öğret-meye kalkışır.) O, şeytandır, ondan kaçınız.

Bilginin zıttı cehalettir. Cehalet cehl kökünden gelir. Cehl; cahillik, bilmezlik, ilimden bilgiden mahrum olmak demektir. Âlim’in zıttı olan câhil de aynı kökten gelir ki çoğulu “cehele”, “cühhâl” ve “cühelâ” gelir.
Cehl; cehl-i basît ve cehl-i mürekkep olmak üzere iki şekilde mütalaa edilmektedir.
Ccehl-i basît; bilmemek, ama bilmediğinin farkında olmak yani bilmediğini bilmek şeklinde olan cahillğe denir. Böyle bir cahilliğin farkında olunduğu için tedavisi mümkündür.
Cehl-i Mürekkeb ise bilmediğini de bilmemek şeklinde olan cahilliğe denir. Buna katmerli cahillik de denir.

Bir Azeri atasözünde de insanlar bir baş-ka açıdan dörde ayrılmıştır:
Adam var adamların nakşıdır
Adam var merkep ondan yahşıdır
Adam var söyletirsen dür döker
Adam var söyletmezsen yahşıdır.

Cehl,
Bir şairimiz de
Sen cehlimi yâ Râb eyle tenkîs

İlmim var ise ziyade eyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder