12-Bekir Topaloğlu Hocanın, değerli öğrencilerimize üç tavsiyesi oldu.
1. İçinde bulunduğunuz mazhariyet sebebiyle Allah’a şükredin ve şükrünüzü ifa edebilmek için düzenli bir biçimde günde en az on iki saat çalışın.
Arapça’yı ne yapıp edip, mutlaka öğrenin. Aksi takdirde bunun psikolojik ezikliğini ömrünüz boyu çekersiniz.
2. Kuran ve meal okuyun. Bunu kendiniz için yapın, hidayetlenmeyi amaçlayın. Her okuyuşunuzu belli bir konuyu aklınızda tutarak yapın.
3. Siyer okuyun.
Bu üç maddeyi Hoca uzun uzadıya açtı.
Medreseden icazetli biri olarak babasının zoruyla İmam Hatibe giren hoca, böylesi bir okulun lüzumsuzluğuna kani iken daha altı ay geçmeden İmam Hatiplerin ideal olabilecek bir okul olduğunu görür. “Medrese de siyer namına hiçbir ders yoktu. O yüzden ne olduğunu bilmiyorduk. Bizde bilgi vardı ama, zaman mefhumu yoktu. Bunları belli bir kronoloji içerisinde almamıştık” diyor.
Garibce’nin hep vurguladığı “Derinlik bilgiyle, ufuk görgüyle” şiarı, hocanın tecrübesiyle bir daha teyit edilmiş oldu. Medresenin derinliği ile bu yeni okulların ufku bir araya getirilmeliydi. Topaloğlu kendi hayatında bu şansı bulmuştu. Ve kendisi de bu aziz millet ve bu millete umut olan bu yeni nesiller için bir şans olmuştu.
Kendisi hatırlar mı bilmem ama, doktora yaptığım sırada bir yıl boyunca bana bir burs da bağlamıştı. Evli ve üç çocuklu, kitap alma hastalığına yakalanmış bir doktora öğrencisinin bu bursa ihtiyacı vardı.
Bu vesile ile de kendisine müteşekkirim.
Onu ilk gördüğümde, tipi hayalimde tahayyül ettiğim Bekir Topaloğlu’na benzememesi sebebiyle biraz hayal kırıklığına uğramış olsam da, ilim yolunda hep bir otorite ve hasbî gördüm. Elini öpmekten şeref duydum. Garibce imzasıyla yazdığım birçok yazıda muhtemelen kendisinden bahsetmişimdir. Bazı yazıların fikir kaynağı bizzat kendisi olmuştur. Çokça okunan yazılarımızdan biri olan “İlim adamı asosyal olmalı mı?” başlıklı yazımız bunlardan biridir. Hocanın bu konferansta anlattıklarına bakılırsa hocanın bu konudaki düşüncesinde bir değişiklik de yoktur. Eğer diyor “Bir ilim talibi, dört duvar arasında okumaktan ve yazmaktan en büyük zevki alıyor hale gelmişse işte o zaman fellaha ermiştir!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder